Gizemli GüneydoÄŸu Asya seyahatnamesi / Ararat
ÖNSÖZ
Seyahat etmeyi hemen herkes sever; fakat gezdiÄŸi yerlerin güzelliklerini ve acılarını baÅŸka insanlarla da paylaÅŸma amaçlı olarak yazmayı pek az insan tercih etmiÅŸtir. 7’inci yüzyılda yaÅŸayan Çinli Hiuen-Tsang’dan Acem Nasır-ı Hüsrev’e (11.yüzyıl), Venedikli Marko Polo’dan (1254-1324) 14’üncü yüzyıl seyyahçısı Arap Ä°bn-i Batuta’ya ve Osmanlı’nın Evliye Çelebi’sinden (17.yüzyıl) 18.yüzyılin “deniz maceracısi” Ä°ngiliz Kaptan Cook’a kadar birçok gezgin, insan ırkının genlerindeki baskın özelliklerden biri olan “gezme-görme” güdüsünü sınırları tanımadan özgürce yaÅŸamış ve gidermiÅŸlerdir.
Bazılarını yukarda andığımız dünya tarihinin büyük gezginlerinden bir bölümü “devlet göreviyle” yola çıkmış, diÄŸer kısmıysa sadece “baÅŸka dünyaları görme / tanıma” merakını giderme ve macera amacıyla yıllar boyu adeta yolların üzerinde yaÅŸamış, ömürlerini yollarda tüketmiÅŸlerdir.
Çağımızın genç gezginlerinden gazeteci-yazar Roni Alasor, hızlı ve geliÅŸmiÅŸ ulaşım teknolojisi sayesinde, deve veya at üzerinde yıllar geçirmiÅŸ eski benzerlerinden daha ÅŸanslı. Gezip görme, tanıma, öÄŸrenme amacıyla yaptığı gezileri, gazeteciliÄŸe baÅŸlamasından sonraki yıllarda meslekî bir anlam ve içerik te taşımaya baÅŸlamıştır. Kan kusturan kışlarıyla meÅŸhur Serhat’ın ÅŸimdi Karaçaoban ilçesi adını alan o tenha ve adeta terk edilmiÅŸ Govendik köyünden toy bir delikanlıyken dünyaya çıktığı “gurbet”, belki de gezip görme güdüsünün içinde erimiÅŸ, gittiÄŸi her diyarda baÄŸrında çıktığı topraklara iliÅŸkin bir iz, bir benzerlik bulmuÅŸ, belki de her yer ona Mezopotamya olmuÅŸtu.
2004 yılı Mayıs ayına kadar geçen yaklaşık 20 yıllık “gezgin” yaÅŸamında 44 ülke gezdi Alasor ; bir yıla iki ülkeyi sığdırdı diÄŸer bir hesapla. Ä°bn-i Batuta’nın ünlü “hiçbir yoldan iki kez geçmeme” kuralını bozup, aynı ülkeye birçok kez gittiÄŸi de olmuÅŸtur. GezdiÄŸi ülkelerin sayısını “gezi başına” yaptığımız taktirde, bu durumda 200’ün üzerinde ülkeyi gezdiÄŸini kabul etmemiz gerekecek.
Alasor, GüneydoÄŸu Asya / Hind-i Çin baÅŸta olmak üzere dünyanın hemen bütün bölgelerine gitti. GittiÄŸi yerler ve oralardaki olaylarla ilgili, serbest gazeteci olarak çalıştığı medya kuruluÅŸlarında birçok haberleri ve deÄŸerlendirmeleri yayınlandı. Hind-i Çin coÄŸrafyasına yaptığı gezileri kitaplaÅŸtırmasının nedeni, hem kendisini artık “Marko Kurdo” diye çağırmaya alışan dostlarının ve arkadaÅŸlarının isteÄŸini kıramamış olmaktan, hem de düÅŸünce biçimlenmesini yaÅŸadığı yıllarda beyninde ve hatıralarında derin izler bırakmış Vietnam gibi ülkelerin bu bölgede bulunuyor olmasından kaynaklanıyor.
Bu kitapta GüneydoÄŸu Asya / Hindi-Çin’deki beÅŸ ülkeye iliÅŸkin çarpıcı gözlemler bulacaksınız. Yazar, bölge ülkelerinin geçmiÅŸte yaÅŸadığı trajik olaylar ve savaÅŸlar ile, günümüz gerçeklerini ve olaylarını ustaca, akıcı bir üslupla adeta birbirinin içine giren satırlarda yansıtmayı baÅŸarmış. Dolayısıyla kitapta sözkonusu ülkelerin geçmiÅŸini okurken bugününe, bugününü okurken en uzakta kalmış tarihine iliÅŸkin satırlara rastlayacaksınız. Alasor bütün bunları anlatırken kendini de, oluÅŸturduÄŸu diyalog metinleri aracılığıyla olayların içine sokmayı baÅŸarıyor. Böylece insan, kitabın satırları arasında ilerledikçe hem geçmiÅŸe iliÅŸkin olayları, hem de güncel olayları “birinci ağız”dan duyduÄŸu izlenimi ediniyor; örneÄŸin Vietnam’da Amerikan iÅŸgalcilere karşı Komutan Giap’ın yer altı karargahından yönettiÄŸi bağımsızlık savaşını “cepheden bildiren gazeteci”nin satırlarından okuyorsunuz sanki.
Kürd ve Türk toplumlarına çook uzak ve hakkında çok az ÅŸey bildiÄŸimiz bir dünya köÅŸesinin hem dünü, hem bugünü ve hatta yarınları üzerine oldukça öÄŸretici, çarpıcı gözlemlerin yer aldığı bu kitabı, “Marko Kurdo” serisinin ilki olarak kabul edip, aynı dikkat, ustalık, akıcılık ve gözlem gücüyle yazılmış yeni gezi kitaplarını da yazardan beklemek gerekiyor.
Adino, Eylül 2004 - Ä°stanbul