Araştırma / tarih
Osmanlılar ve Acemler Arasında Kürdler
Ä°smayil BeÅŸikçi Hoca, Murad Ciwan’ın Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu ve Ä°ran Ä°mparatorluÄŸu arasında sıkışıp kalan Kürdlerin durumunun inceleyen kitabı ile ilgili görüÅŸlerini yazdı.
Ä°smayil BeÅŸikçi
Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu ve Ä°ran Ä°mparatorluÄŸu arasında sıkışıp kalan Kürdlerin durumunun incelenmesi önemlidir. Murad Ciwan’ın, “Çaldıran Savaşı’nda Osmanlılar, Safeviler ve Kürtler” kitabı bu bakımdan önemli bir kaynaktır. Bu incelemenin alt baÅŸlığı, “Ä°lk Osmanlı-Kürt Ä°ttifakı (1514)”dür. (Avesta Yayınevi, 2015 Ä°stanbul),
Bu yazıda, Murad Ciwan’ın bu kitabıyla ilgili bazı düÅŸüncelerimi belirtmeye çalışacağım.
Bu çalışmanın önemli bir yönü, Türk tarih yazımında, Çaldıran Savaşı’yla ilgili yerleÅŸik görüÅŸlerin sorgulanıyor olmasıdır. Ä°ncelemenin yerleÅŸik görüÅŸleri sarsan önemli bir yönü vardır. Venedikli seyyah, Giovanni Maria Angiolelloa’nın deÄŸerlendirmesi dikkatlerden uzak deÄŸildir. Venedikli seyyah ÅŸöyle demektedir: “Kürtler çağırmasa, büyük Türk (Yavuz Sultan Selim) asla Åžah Ä°smail’e saldırmaya cesaret edemezdi.” (s. 7)
Bu ifade, o dönemde, Åžah Ä°smail, Yavuz Sultan Selim, Kürdler/Kürdistan iliÅŸkilerinin irdelenmesini gerektirmektedir. Åžah Ä°smail, 1501`de, Akkoyunlu Devleti’ni yıkmış, Tebriz’i ele geçirmiÅŸ, Ä°ran’da Safeviler iktidarı kurulmuÅŸ, Oniki Ä°mam Åžii Mezhebi, Ä°ran’ın resmi mezhebi ilan edilmiÅŸtir.
Åžah Ä°smail, DoÄŸu’da, Sünni Özbeklerin topraklarının ele geçirmiÅŸ, Kuzeyde Kafkas DaÄŸları’ndan, Güneyde Basra Kürfezi’ne kadar geniÅŸ bir bölgeye egemen olmuÅŸtur. Ä°ran’ın Memluklarla sınırı Güney’den Kuzey’e doÄŸru, Fırat Nehri olmuÅŸtur. Bilecik, Urfa, Harput, Erzincan, ÇemiÅŸgezek (geniÅŸ Dersim Bölgesi) Safevi egemenliÄŸi altına girmiÅŸtir. Safeviler, Sivas’ın batısında, Amasya ve Tokat’ta, Osmanlı Devleti ile komÅŸu olmuÅŸtur
Bütün bunlar, Kürdistan’ın büyük kısmının, Safevilerin denetimi altında olduÄŸunu göstermektedir. Safevi yönetimi, Åžah Ä°smail ise Kürdlere hiç iyi muamele yapmamaktadır. ÖrneÄŸin. Kürd aÅŸiret reislerini saraya davet eder, onları tutuklatır, hapse atardı. Bazı aÅŸiret reislerini Ä°ran’ın deÄŸiÅŸik köÅŸelerine sürgün ederdi. Kürdistan’a merkezden kendi valilerini, Oniki Ä°mamcı valileri tayin ederdi. Kürdleri, Kürd aÅŸiret reislerini Åžii olmaya zorlardı. SünniliÄŸi yasaklamaya gayret ederdi. Bu tutum ise, Kürdler arasında, Kürd aÅŸiretleri arasında hiç hoÅŸ karşılanmadı. Åžah Ä°smail’in, Safevilerin, bu tutumu Kürdler arasında, huzursuzluÄŸa neden oldu. Kürdler arasında, Åžah Ä°smail’den, Safevilerden kurtulmak için çareler aranmaya baÅŸlandı.
Åžah Ä°smail’in, Safevilerin bu tutumu karşısında, Osmanlı’dan yardım istemek, Kürd aÅŸiretleri arasında ciddi bir düÅŸünce olarak doÄŸdu. Kürd aÅŸiretlerinin, Ä°dris-i Bitlisi’yi devreye sokmaları, Osmanlı’yı, Åžah Ä°smail’e karşı savaÅŸa davet etmeleri böyle geliÅŸti. Ä°dris-i Bitlisi, Akkoyunlular döneminde, Uzun Hasan’a, Saraya hizmet etmiÅŸ bir bürokrattı. Ä°dris-i Bitlisi’nin babası da Akkoyunlulara hizmet etmiÅŸti. Bu bakımdan Ä°ran yönetimi hakkında bilgi sahibiydi. Åžah Ä°smail’in Kürdistan’da SünniliÄŸi yasaklaması, Kürdleri, ÅžiiliÄŸe davet etmesi konusunda, Osmanlı Sarayına sık sık raporlar gönderiliyordu. Bu raporların sayısı gittikçe artıyordu. Raporların içeriÄŸi de ağırlaşıyordu. Åžah Ä°smail’in Osmanlı ülkesinde yürüttüÄŸü, Osmanlı aleyhtarı, Åžiii yanlısı politikaları bu raporlarda dile getirilen baÅŸlıca konulardı.
O dönede, Osmanlı Sarayı’na karşı, Anadolu’da, üç önemli ayaklanma gerçekleÅŸir. Birincisi, 1500 yılında Karaman’da meydana gelir. Ä°kincisi, 1511-1512 yıllarında, Antalya’da Teke yöresinde meydana gelen Åžahkulu ayaklanmasıdır. Üçüncüsü 1512`de, Amasya, Tokat, Sivas yörelerinde gerçekleÅŸen Nur Ali Halife ayaklanmasıdır. Bu ayaklanmaların, hep Aleviler tarafından gerçekleÅŸtirildiÄŸi dikkati çekmektedir. Ayaklanmalara katılanlar, genel olarak, hep bu bölgelerde yaÅŸayan Aleviler olmuÅŸtur.
Bu çerçevede, Åžah Ä°smail’in, Åžah Ä°smail’den önce, Åžeyh Haydar ve Åžeyh Cüneyd’in, Safeviler’in, Anadolu’daki Alevi topluluklarla iliÅŸkilerine bakmak gerekir. Åžii düÅŸünceyi, Oniki Ä°mamcı düÅŸünceyi, ibadeti, Anadolu’da yaygınlaÅŸtırmak, Åžii yönetiminin çok önemli bir hedefi olmuÅŸtur. Bunun için Åžii yönetimi, Anadolu’ya, Alevilerin yaÅŸadığı alanlara halifeler göndermiÅŸtir. Åžahkulu ve Nur Ali Halife Åžah Ä°smail’in Anadolu’daki halifeleridir. Bunlar, kendilerine baÄŸlı müridleri Osmanlı’ya karşı kışkırtmaktadılar. Anadolu Alevilerinin, Osmanlıyla iliÅŸkileri de baÅŸta ağır vergilerden dolayı, iyi deÄŸildir. Bu iliÅŸkiler çerçevesinde, Åžii düÅŸüncesi, ibadeti, Ali, Oniki Ä°mamlar, Fatıma, Hasan-Hüseyin Kerbela figürleri Alevilere aşılanır. Bunu, Åžah Ä°smail’in dedesi Åžeyh Cüneyd, (ölümü 1460) Åžeyh Haydar, (ölümü 1488) zamanında yoÄŸunlaÅŸtığı vurgulanmaktadır.
Murad Civan, bu iliÅŸkilerin Åžah Ali (1392-1429) zamanında baÅŸladığını da belirtmektedir. (s. 78) Tarikatın kurucusu Åžeyh Safiyeddin’in (1334-1392) torunudur.
Yazar Murad Ciwan, Kürd-Sünni, Sufi bir tarikat olarak kurulan SafeviliÄŸin, daha sonraları ÅžiiliÄŸe dönüÅŸtüÄŸünü dile getiriyor. Ä°ran’ın Oniki Ä°mamcı Åžah yönetimi haline geldiÄŸini vurguluyor. (s. 95-100, 119-127)
Yavuz Sultan Selim 1512 yılında tahta oturmuÅŸtur. 23 Mayıs 1512. Yavuz, tahta oturur oturmaz, Macaristan’a sefer yapmayı düÅŸünmektedir. Sarayın ileri gelenleri, vezirler, komutanlar da Macaristan’a seferden yanadır. Ama, Kürdlerin saraya sık sık baÅŸvurmaları, Yavuz Sultan Selim’i Åžah Ä°smail’e savaÅŸa davet etmeleri, Yavuz’u ikircikli durumda bırakır. Sonuçta, Kürdler Yavuz’u ikna eder. Komutanların, vezirlerin kaşı olmalarına raÄŸmen, Åžah Ä°smail’e, Safeviler’e karşı savaÅŸ kararı alınır. Yavuz, komutanlarını, sarayın ileri gelenlerini, Ä°ran’a karşı savaÅŸa ikna eder. Osmanlı ordusu Ä°ran’a doÄŸru yola çıkar. 20 Nisan 1514. Çaldıran Savaşı 23 AÄŸustos 1514`de cereyan eder. Osmanlı ordusu Tebriz’i ele geçirir fakat daha ileri gitmez. Åžah Ä°smail Ä°ran’ın iç kesimlerine doÄŸru kaçar. Yavuz Sultan Selim, ganimet elde etme çabalarına da engel olur. Ordu geri çekilir. Kürt-Osmanlı ittifakı Çaldıran zaferinden sonra, Yavuz Sultan Selim’in Tebriz’den dönüÅŸün de Amasya’da gerçekleÅŸir.
Çaldıran Savaşı’ndan sonra, Osmanlı Kürdlerle bu çerçevede iliÅŸki geliÅŸtirir. Osmanlı’nın, Kürdlere, Kürd aÅŸiretlerine karşı tutumu çok daha olumludur. Åžah Ä°smail, Kürdistan’a merkezden Oniki Ä°mamcı valiler gönderiyordu. Osmanlı, Kürdistan’a, çeÅŸitli bölgelere, çeÅŸitli baÄŸlılıklarla özerklik verir. Kürdistan’ı Kürd yöneticilerle dolaylı olarak yönetir. Ama, Kürdistan/Kürdler, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu ve Ä°ran Ä°mparatorluÄŸu arasında ikiye bölünür.
Murad Ciwan’ın, “Çaldıran Savaşı’nda, Osmanlılar, Safeviler ve Kürdler, kitabında dile getirdiÄŸi bir konu da “kılıçtan geçirilen 40 bin KızılbaÅŸ"la ilgilidir.
Yavuz Sultan Selim’in, Çaldıran Seferi sırasında, 40 bin Kızılbaşı kılıçtan geçirdiÄŸi konusunda yerleÅŸik bir düÅŸünce vardır. Bu bilgi, Ä°drisûi Bitlisi’nin Selimname kitabında yer almaktadır. Murad Ciwan bu bilgiyi ayrıntılı bir ÅŸekilde sorguluyor, analiz ediyor.
Murad Ciwan önce, kime KızılbaÅŸ denildiÄŸini irdeliyor. (s. 100 vd.) Åžeyh Haydar zamanında Safevi savaÅŸçıların, baÅŸka halkların savaÅŸçılarından ayrılmasını saÄŸlamak için, üniforma gereÄŸi üzerinde duruluyor. Böylece savaÅŸçıların tektipleÅŸtirilmesi de saÄŸlanıyor. 12 parçalı, kırmızı keçeden yapılan bir külah tektipleÅŸtirmeyi saÄŸlıyor. Kırmızı külah, Safevi savaÅŸçıları öbür savaÅŸçılardan ayırıyor.
Murad Ciwan daha sonra, KızılbaÅŸlar için çıkarılan fermanları irdeliyor. (s. 49 vd.)
Yavuz Sultan Selim, 1513 yılı sonlarında, Edirne’ye gidiyor. Ä°ran seferine Edirne’de karar veriliyor. Yavuz Sulatan Selim, KızılbaÅŸların listelenerek bildirilmeleri ve katledilmeleri doÄŸrultusunda fermanlar veriyor. Bu bilgiler, Ä°dris-i Bitlisi’nin Selimname kitabında yer alıyor. BaÅŸka kaynaklar da Ä°dris-i Bitlisi’nin bu bilgisini tekrarlıyor. ÖrneÄŸin, Ord. Prof. Dr. Ä°smail Hakkı Uzunçarşılı, Büyük Osmanlı Tarihi kitabında, bu bilgiyi tekrarlıyor. Yalnız, KızılbaÅŸ kavramı yanında Alevi kavramını da kullanıyor. (söz eden Murad Ciwan, s. 54) Alfonse de Lamartin de, Alevi kavramını kullanarak aynı bilgiyi tekrarlıyor. (s. 55) KızılbaÅŸ ve Alevi’nin, aynı toplumsal kategoriymiÅŸ gibi kullanılması zihinsel karışıklığa neden oluyor.
Murad Ciwan, fermanların KızılbaÅŸlar için hazırlandığını, fermanların, Anadolu’daki Alevileri, örneÄŸin, ÇemiÅŸgezek’deki Alevileri kapsamadığını vurgulamaktadır. Bunların, Åžahkulu veya Nur Ali Halife’nin müridleri olması muhtemeldir. Åžah Ä°smail’in Anadoluludaki bu halifeleri, Oniki Ä°mamcı ÅžiiliÄŸi Anadolu’da yaygınlaÅŸtırmak için çaba sarfetmektedir. Bu da Osmanlı yönetimini çok rahatsız eden bir durum yaratmaktadır.
AraÅŸtırmacı Murad Ciwan, Çaaldıran Savaşı’nın 23 AÄŸustos 1514`de gerçekleÅŸtiÄŸini, 20 Nisan 1514`de sefere çıkıldığını vurguluyor. 20 Nisan 1514`de, KızılbaÅŸların kaydedildiÄŸi defterlerin geldiÄŸini belirtiyor. (s. 53) KızılbaÅŸları öldürme emrini, 20 Nisan 1514’den sonraya kalabileceÄŸine iÅŸaret ediyor. (s. 53)
20 Nisan 1514 ile 23 AÄŸustos 1514 arasında, bu kadar kısa süre içinde, çeÅŸitli alanlarda yaÅŸayan 40 bin kiÅŸinin katledilmesini mümkün olmadığını vurguluyor. Kaldı ki, örneÄŸini ÇemiÅŸgezek’in, geniÅŸ Dersim bölgesinin, o dönemde, Safevilerin denetiminde olduÄŸunu, Osmanlı’nın, burada, KızılbaÅŸlara iliÅŸkin katliam yapamayacağını dile getiriyor. (s. 125-127)
Kanımca bu, dikkate deÄŸer bir analizdir. Kitabın, Türk tarih yazıcılığında yerleÅŸik düÅŸünceleri sorgulayan, sarsan yönü, bu konu ile ilgilidir. Burada, önemli olan Åžiilik ile Alevilik arsında ayrım yapmaktır.
Murad Civan’ın, “Çaldıran Savaşı’nda, Osmanlılar, Safeviler ve Kürtler" kitabında, “Gülat Åžiilik” diye bir kavram geçmektedir. “Gülat Åžii”, “Gülat Åžiilik” kavramı kitabın pek çok yerinde geçmektedir. ÖrneÄŸin, 14, 19, 20,60, 92, 93, 120, 121, 122, 123, 275, 280 sayfalarda bu kavram geçmektedir. Aşırı Åžii, aşırı Åžiilik anlamına gelmektedir. Gülat Åžii, Åžeyh Cüneyd’i Allah mertebesinde, Åžeyh Haydar’ı da Allah’ın oÄŸlu mertebesinde gören, fanatik bir din hareketi olarak görülmektedir. (s 123) Bu Ali dışındaki bütün Ä°slam halifelerine lanet okuyan bir görüÅŸtür. Ali’ye tapınan, Allah’ın Ali’de, Åžeyh Cüneyd’de ve Åžeyh Haydar’da cisimleÅŸtiÄŸine inanan bir görüÅŸtür.
Anadolu’daki Aleviler, Sünni Ä°slam’ın olmazsa olmaz, gördüÄŸü ÅŸartların hiç birini yerine getirmeyen, namaz kılmayan, oruç tutmayan, kendilerine has ritüelleri olan bir gruptur. Ama, kanımca, KızılbaÅŸ olarak deftere kaydedilenlerden deÄŸildir. Deftere kaydedilenler, Oniki Ä°mamcı Åžiilerdir. Åžah Ä°smail’in Anadolu’daki halifeleri olan Åžahkulu, Nur Ali Halife ve benzeri halifelerin müridleridir.
Aleviler, aslında Raa Heq yolunda ve inancında olan bir gruptur. Ali, Fatıma, Hasan-Hüseyin, Kerbela, Oniki Ä°mam gibi figürlerin Raa Heq (Alevi) inancına nasıl ve ne zaman girdiÄŸi, bu düÅŸünceyi nasıl kökten etkilediÄŸi irdelenmesi gereken önemli bir konudur. Çünkü Raa Heq, inancı Aryen inancıdır, Ä°slam’dan çok önceki bir inançtır. Mitra, ZerdüÅŸt, Mani, Mazdek, Yaresan, Ezidi inançları da böyledir.
Yaresan inancına, Ä°ran’da Ehl-i Hak, Irak’ta Kakailik denildiÄŸi bilinmektedir.
Åžakir Epözdemir’in, Kürt-Türk DostluÄŸu ve Kürt-Osmanlı (1514 Amasya) Ä°ttifakı (Peri Yayınları, Ä°stanbul 2000 baÅŸlıklı bir incelemesi var. AraÅŸtırmacı Yazar Murad Ciwan’ın incelemesinde, bu kitapla ilgili bir deÄŸerlendirme yapmaması kanımca eksikliktir.